
Bugün size biraz korkunç biraz da sevimli bir canavardan bahsedeceğim. Takashi Murakami ‘nin 1993 yılında yaptığı ve çok büyük bir üne kavuşmasını sağlayan eseri Mr DOB’dan bahsedeceğim…
Murakami 1962 yılında Tokyo’da dünyaya geldi. Tokyo’da bulunan Ulusal Üniversitenin Güzel Sanatlar ve Müzik Bölümünde resim üzerine eğitim aldı. Ardından 1989 yılında Tokyo’da bulunan Ginza Surugadai adındaki galeride ‘Exhibition L’Espoir: Takashi Murakami adındaki ilk kişisel sergisini açtı. 1993 yılında ise kariyerinde büyük bir yere sahip olan Mr DOB’un resmini ilk kez ortaya koydu…
Japon sanatçı Murakami, çalışmalarının ilk yıllarında, 1996 yılında ‘727’ adlı çalışmaya imza attı. Bu eser onun tarzını ve tekniğini en iyi yansıtan eserlerden biriydi. Hem batıya ait hem de Japon kültürüne ait öğeleri içinde barındırmasının yanı sıra bir havayolu firmasına ve bir kozmetik firmasına göndermeler içeren bir resimdi. Eserlerinin isimleri ise genel anlamda sayılardan oluşuyordu. Çoğu kişiye göre Takashi Murakami için sayıların anlamları vardı ve bunları araştırmayı hem tuhaf hem de eğlenceli buluyordu.
Bu ay inceleyeceğimiz eserin merkezindeki figür olan Mr.DOB ise aynı zamanda sanatçının imzası olarak kullandığı bir imgeydi. Peki nedir veya kimdir bu Mr.DOB? O bir Doraemon…
Yani Japon mangalarında yer alan kedi ile robot karışımı karakterdi. Konsol oyunlarına ilgisi olan okurlarımız bu figüre baktıklarında meşhur video oyunu karakteri Kirpi Sonic’i hatırlıyorlarsa doğru yoldalar demektir. Burada gördüğünüz figür bir çeşit Kirpi Sonic ama onun çok daha vahşi bir versiyonudur. Mangaların gelişimi açısından önemli bir yere sahip olan Mr.DOB aynı zamanda Japonya’da İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan animasyon filmlere örnek olabilecek özelliklere sahiptir.
Aslında bu figür sadece Kirpi Sonic değil Mickey Mouse’a da oldukça benziyor. Mickey Mouse’un çok daha sert bir hali gibi görünen Mr.DOB, Murakami’nin sanat felsefesini oldukça iyi yansıtıyor. Murakami, Amerika’da bulunan alt kültürlerin ve çizgi film karakterlerinin Japon halkı üzerindeki etkisini gösteriyor. Ama bu öyle olumlu bir etki eğil. Takashi Murakami kendi toplumunu eleştirerek Japon kültürünün ve toplumunun bu konuda yetersiz olduğu mesajını taşıyan resimler yapıyor. Bu anlamda sanatçı Mr.DOB’u sadece imzası olarak değil, yeri geliyor otoportresi olarak da kullanıyor. Hem de Mr.DOB’dan öyle bir tane de yok. Bu şirin şey sürekli olarak biçim değiştiriyor.
Bu figür anlam açısından da çok katmanlı olarak yorumlanabilir. Mesela figürün üzerinde gizlenmiş bir DOB yazısı da bulunuyor. Sol kulağa bakarsak burada ‘D’ görüyoruz, yüzüne baktığımızda ise ‘O’ şeklinde bir ovalliğe sahip olduğunu, sağ kulağında ise bir ‘B’ harfi olduğu görülüyor. DOB rastgele seçilmiş bir isim değil. Elbette bir açılıma sahip. ‘dobojite, dobojite, oshamanbe’ sözcüğünün kısaltmasını oluşturuyor. Dobojite, 1972 yılında çekilmiş bir anime olan General Taisho’da geçen ve ‘Neden?’ anlamına gelen bir sözcüktür. Oshamanbe ise bir slogandır ve bu sloganı ünlü Japon komedi oyuncusu olan Toru Yuri sık sık kullanır. Tam bir karşılığı olmayan bu slogan ise aslında Hokkaido’daki bir kasabanın adıdır.
Resim aynı zamanda triptik bir kompozisyona sahiptir. Uzaktan bakıldığında geleneksel Japon paravanlarını anımsatır ve böylece dekoratif bir özellik sergiler. Aynı dokuyu resmin yüzeyinde de hissetmek mümkün. Sanatçı genelde yüzeyi düzleştirebildiği kadar düzleştirmiş, bunu yaparken de bazen tek renkli bir arka plan kullanmıştır. Ama bu eserinde çok katmanlı bir boya yüzeyi elde etmiştir. Mickey Mouse’un kulakları ve neşesini verdiği bu eser sanki onun korkunç ve saldırgan versiyonuna benzer.
Mickey Mouse bir değişim geçirmiş ve aklını kaybetmiş gibi görünür. Onun saldırgan yönünü güçlendirebilmek ve sevimli bir çizgi film karakterinden çok tehlikeli bir canavar olduğunu belirtmek için kulaklarının üzerine gözler ekler ve ikiden fazla gözü olan grotesk bir canavar elde eder. Dalgalara benzeyen zarif formlar ise kompozisyona bir ahenk sağlar. Bu dalgalar, ukiyo-e yani ‘fani dünya resimleri’ yapan usta ressam ve baskıcı Hokosai’nin Kanagawa Açıklarında Dalga ve Dalgalar Altında eserlerine gönderme yapar. Van Gogh’a bile ilham olduğu düşünülen Japon sanatçı Hokosai’ye de bu şekilde bir saygı duruşu sergilemiş olur.
Ayrıca bu geleneksel sayılabilecek tahta baskı resimleri referans alarak çağdaş anime ve mangalara özgü hızlı ve hareketli tarzı geleneksel bir üslupla bir araya getirerek Japon sanatının bir sentezini oluşturur. Mr.DOB’un sivri dişleri ve psikopat gülümsemesi Murakami’nin bu tip figürlerinin hemen hemen hepsinde görülmektedir. Sanki kahkaha atıyormuş gibi görünen bu figür çığlığa benzer sesler ve hırıltılar çıkaran histerik bir yaratıktır. İzleyicinin alması gereken duygular bu sivri dişlerle dolu kahkaha atan ağza yoğunlaştığında, güvensizlik, tehlikede olma, korku ve endişe gibi duygulardır. Ancak elbette grotesk figürleri seven kişiler bunu son derece sempatik ve heyecan verici bulabilir.
Sanatçı bu eseri yaptığı yıllarda New York’daki P.S 1 Contemporary Art Center’da çalışabileceği bir burs kazanmıştı ve bu nedenle Amerika’da geçirdiği yıllar ve Amerika’nın alt imgelerinden çok etkilendi. Japon halkının da bundan etkilendiğini fark ettiğinde ise bu tip çalışmalarına imza atmaya başladı.
1998 ve 2001 yılları arasında ‘Hiporon Fabrikası New York Atölyesi’ adındaki atölyesini Brooklyn’de kurdu. Özellikle küratörlüğünü yaptığı Superflat sergisi, kitlesel eğlence anlayışının çağdaş Japon estetiği ile ilişkisini ele alıyordu ve o dönem ismini oldukça duyurdu. Bu sergi daha sonra Los Angeles’taki Museum of Contemporary Art’da sergilendi ve büyük bir beğeni topladı.
Murakami, Japonya başta olma üzere; İngiltere, İtalya, Fransa, Almanya ve ABD’de sergilere imza attı. 2009 yılında ise İspanya’daki Guggenheim Museum Bilbao’da adına retrospektif bir sergi düzenlendi. Karton üzerine yapıştırılmış tuval bezi üzerine akrilik ile çalıştığı bu eser 300 x 450 cm ölçülerindedir ve günümüzde New York’da bulunan Museuem of Modern Art’da sergilenmektedir.
Okuduğunuz için teşekkürler, sanatla kalın…